Cika’nın Geleneksel Sonbahar Gezisi bu sene de Ekim ayında gerçekleşti. Cika çalışanları ve aileleri olarak geçtiğimiz hafta sonu yine muhteşem bir serüvene imza attık. 14 Ekim Cumayı 15 Ekim Cumartesiye bağlayan gece, saat 03:00’te Cika mağazasının önünde buluştuk ve Ankara’dan yola çıktık. Bolu-Düzce-Sakarya üzerinden bir doğa harikası olan Maşukiye Köyü’ne ulaştık. Şelale Tesisleri’nde güzel bir kahvaltı eşliğinde güne ‘Merhaba’ dedik. Oksijenin bol olduğu, yeşilin her tonunu gördüğümüz bu muhteşem köyde güne başlamak herkes için müthiş bir keyif oldu. Sonrasında rotamızı İznik’e çevirdik ve Pamukova üzerinden tarihi İznik surlarına ulaştık. Bithynia Dönemi'nde MÖ 4. yüzyılda inşa edilmeye başlanan bu surlar, Roma ve Bizans dönemlerindeki yeni eklentilerle günümüzdeki şeklini almıştır. İznik'in çevresini beş kenarlı çokgen şekilde kuşatan surlar, yaklaşık 4 bin 970 metre uzunluğundadır. Tarihi surlara çok yakın bir mesafede olan Bursa Ayasofya Camii, Yeşil Çinili Camii, Nilüfer Hatun İmareti ve Süleyman Paşa Medresesi El Sanatları Çarşısı’nı gezdik. Hemen akabinde de öğle yemeğinin yolunu tuttuk.
İznik gezimiz esnasında uzun bir gezi programı sonrası yorulduk ve laf aramızda biraz da acıktık. Cika Ailesi olarak öğle yemeği için güzel bir mola verdik ve yemek ziyafeti çektik. Bu güzel dinlenme saatinden sonra İznik Gölü etrafında kısa bir yürüyüş eşliğinde fotoğraf çekimi yaptık. Marmara Bölgesi’nin en büyük Türkiye’nin ise 5. büyük gölü olan İznik Gölü, bizi muhteşem bir manzara ile karşıladı. Sonbaharın pastel renkleri ile bambaşka bir havaya bürünmüş olan İznik Gölü çevresi, gezimize hoş bir keyif kattı. Göl gezisi sonrası Bursa’nın en güzel ilçelerinden biri olan Mudanya’ya hareket ettik. Otelimize yerleşmeden önce 1 saat serbest vakit geçirdiğimiz Mudanya İskelesi’nde çok güzel olan Rum evlerini gezdik. Mübadele öncesi burada ikamet eden Rumlar, Giritli Mahallesi’ne çok özel izler bırakmış. Denizin de tadını çıkardığımız bu zaman diliminde, sonbaharın etkisiyle hırçınlaşan dalgaları izlemek bizim için büyük bir keyif oldu. Sahilde yediğimiz Bursa lezzetleri de bu keyfin en özel yanlarından biriydi. Kestane kebap, meşhur dondurmalı helva, Bursa’ya özgü taze meyveler ile tadına doyamadığımız bir gün oluyordu.
En son Mudanya Sahili’nde yediğimiz birbirinden lezzetli meyvelerden bahsetmiştik size… Sahilden sonra gezimizin ilk günü akşamında doyasıya eğlenebilmek için dinlenmeye, gece konaklayacağımız Mudanya Heybeli Otel’e doğru yola çıktık. Dinlenip hazırlandıktan sonra akşam yemeği için Gastro Sanayi Restaurant’a yemeğe gittik. Cika Ailesi olarak yine felekten bir gece çaldık. Gastro Sanayi Restaurant’ın muhteşem yemeklerinin tadına baktık. Mezeleri çok lezzetli, akşam yemeği ise ayrı güzeldi. Çalışanlarına da özellikle bir teşekkür etmek istiyoruz ki müthiş bir hizmet aldık. Pazar günü gözümüzü Mudanya’nın harika deniz manzarasına karşı gözlerimizi açtık. Uyanır uyanmaz denizle karşılaşmak biz Ankaralılara çok iyi geldi ve hemen kahvaltı etmek için lobiye indik. Cika Ailesi olarak akşamki gecenin en güzel yanlarını konuşarak şen şakrak bir kahvaltı yaptık ve yeniden Mudanya İskele’ye doğru hareket ettik. Dün keyifli vakit geçirdiğimiz Mudanya İskelesi’nde bugün tarihi yerleri gezme vaktiydi.
Pazar kahvaltısından sonra Mudanya Mütareke Evi olarak bilinen, zamanında İsmet Paşa’nın da konakladığı müzeyi gezdik. TBMM Hükümeti'nin siyasi alanda kazandığı ilk başarısının göstergesi olan Mudanya Mütarekesi bu evde imzalanmıştır. Evin birinci katında Mütareke'nin imzalandığı salon ve İsmet Paşa'nın çalışma odası, üst katta ise İsmet Paşa ve yaverlerinin yatak odaları yer almaktadır. Evin hemen karşısında İsmet Paşa’nın büyük bir heykeli bulunmaktadır. Bu anıt ve çevresi aynı zamanda Mudanya İskelesi’nin merkezini oluşturuyor. Daha sonra tarihi Osmanlı konaklarından biri olan Tahirpaşa Konağı’nı ziyaret ettik. İskele’den yürüyerek gittiğimiz bu konak sayesinde Mudanya’nın yazlık evlerinin güzelliklerine de hayran kaldık. Bursa’ya kadar gelip İskender ve Kemalpaşa tatlısı yememek olmazdı. Gezimizin son gününün öğle yemeği menüsünde yine bir ziyafet çektik ve bu ziyafet için yine Gastro Sanayi Restaurant’ı tercih ettik. Daha sonra Bursa’nın görülmeye değer yerlerinden biri olan Trilye’ye doğru yola çıktık. Bir sahil kasabası olan Trilye bir sit alanıdır ve burası da eski bir Rum köyüdür. Doğal güzellikleri ile hepimizi büyüleyen Trilye’den doğal ürünler satın alarak elimiz kolumuz dolu döndük. Zeytin, reçel, sirke, damla sakızı gibi gıdaları yöre halkının el emeği göz nuru olarak tattık.
Trilye’den sonra yine serbest bir zaman dilimi geçirmek için bu sefer rotamızı Gölyazı’ya çevirdik. Gölyazı’ya geçerken yol üstündeki 1326 Panorama Müzesi’ni ziyaret ettik. Müzede Osmanlı’nın kuruluş yıllarına dair önemli eserleri inceledik. Gölyazı’ya vardığımızda Bursa’nın ne kadar muhteşem bir iklime sahip olduğunu bir kez daha anladık. Köye vardığımızda zeytin ağaçları bizleri selamladı. Dallarından ayva, nar ve incir koparıp afiyetle yedik. Burada da yine yöresel lezzetlerin tadına baktık ve bazılarını da tabii ki dayanamayıp satın aldık. Son olarak da gezimizin bitiş noktası olan Cumalıkızık Köyü’nü ziyaret ettik. UNESCO dünya tarihi miras listesinde yer alan Anadolu'nun köy dokusuna uygun olarak doğayla iç içe konumlanan Cumalıkızık evleri, önemli bir kültür mirasıdır. Köyün gezilmesinin ardından dönüş yolculuğumuza başladık. İnegöl-Bozüyük-Eskişehir üzerinden Ankara’ya varış rotamızı çizdik. Dönüş yolunda bir çekiliş yaparak kazanan arkadaşlara hediyelerini takdim ettik. Oldukça eğlenceli geçen yolculuğumuz sonrası 2. evimiz olan Cika mağazasının önüne geldik. Geldik bir gezimizin daha sonuna! Mutlu mesut bir şekilde evlerimize dönen biz Cika Ailesi’nin tüm fertleri; bu geziye olan büyük katkılarından dolayı öncelikle Cika’nın kurucusu Cihat Karadayı’ya, tüm Cika çalışanlarına ve ailelerine çok teşekkür ederiz. Bir dahaki gezimizde görüşmek üzere…